WhatsApp Destek

Sanatçıdan Sanatçıya

BİZİ ARAYIN

SANATÇIDAN SANATÇIYA

Yol arkadaşım, uzun yıllar yaptığım araştırmalarımın, deneyimlerimin ve gözlemlerimin neticesinde sahip olabildiğim tek mutlak gerçeğin VARLIĞIM (kendim) olduğunu keşfettim. Böylelikle Varlığımı Algılama Sanatının var oluşu, keşiflerim ve tecrübelerim neticesinde gelişmeye başladı. Deneyimlerimi ve keşiflerimi kaleme almak, yakınlarımla ve en önemlisi de ülkemle ve yol arkadaşlarımla paylaşma fırsatına varlığımın hazır olduğunu algılamak benim için oldukça heyecan verici.

Beni bugüne kadar getiren yolculuğumun içinde yaşadıklarımın ve algıladıklarımın belirli bir mantıkla ve kavramlarıyla var olabilecek hiçbir ifadesini bulamıyorum. Çünkü bu öyle bir algı ki sadece varlığımın algısında beliriyor. Ve algıladıklarımın heyecanını çevremdekiler de algıladığında ilham olduğuma, yaşamdan aldıklarımın da varlığıma ilham olduğuna tanık oluyorum. Başka türlü tanımlayamıyor ve paylaşamıyorum, sadece algılıyorum ve tanık oluyorum. Aslında hepsi bu kadar yol arkadaşım, tüm yaşam bu kadar! 21. Yüzyılda yaşam, varlığını algıla ve tarafsız tanık ol üzerine inşa edilmiş.

Bugünlerde benim çoğu algımın ifadesi yok, hatta ilham oluşlarıma tanıklığım olmasa anlaşılırlığı da yok. Bu yeni algıları anlamak veya anlatmak yerine tadını çıkarmayı tercih ediyorum. Çünkü algıladıklarımın eşliğinde hiç bitemeyeceğini sandığım onlarca sorun, dert, tasa, merak, kanıtlamak ve güvensizlik gidiyor yerine sadece sakinlik ve huzur ile tam bir refah hali geliyor ve ben bu halin içinde kalmayı tercih ediyorum.

Bu halimin tadını ilk fark ettiğimde varlığımın algısında parlayan ışığı gördüm, daha önce kapkaranlık olan her yer o anda pırıl pırıl ve parıl parıldı. Sanki benim içimde ucu bucağı olmayan bir atölye kurulmuş ve fiziksel yaşam alanımı farklılaştırıyor veya yeniden var ediyordu; daha önce nasıl fark edemedim şaşkınlığında sahip olduğumu sandığım ne varsa bambaşka bir gerçeklikle görünür oluyordu.  Hep ordaymış da ben ilk kez görüyormuşum gibiydi. O zaman varlığıma aydım: ben kimseyle aynı değildim, aynı şeylere sahip değildim, algım bile bambaşkaydı ve yaşamımın sorumlusu benden başkası değildi, yaşadığım her neyse önce varlığımın algısıyla aydınlanan atölyemde var oluyordu, çünkü atölyemde algım nasıl ilişkilendiriyorsa fiziksel yaşamımda var olan gerçeklerimle birebir aynıydı. Ben ne düşünüyorsam veya nasıl algılıyorsam atölyemde bir üretimi başlattığımı ve atölyemde ürettiklerim her neyse fiziksel yaşamımda da emsallerini yaşadığımı Varlığımı aydınlatan ışık bana gösterdi: ürettiklerim var ettiklerimdi yani atölyemde üretime geçen her neyse fiziksel yaşamımdaki gerçeğim oluyordu, yaşadıklarımla eş değer oluyordu. Bu eşdeğerleri var edenin de yok edenin de varlığım olduğuna tanık olmuştum. Fiziksel yaşam alanında tanık olduğum her ne varsa öncesinde varlığımla odaklandığım-değerlendirdiğim ve incelediğim her neyse onlarla eş değerde ve eş anlamlardaydı; algım hangi yönde ve nasıl ilişkilendiriyorsa yaşam bana oradan geliyordu. Ben, sonsuz imkânların ve fırsatların hatta malzemelerin bolca olduğu bir atölyenin yaratıcısı/var etme sanatçısıydım. Evet, kimseyle aynı değildim kimse gibi olamazdım, kimseye göre varlığımı şekillendiremez ve koşullandıramazdım ancak kimse olmadığında da ben hiçbir şeydim. Hem her şey bendim, ben var ediyordum hem de ben hiç kimse ve hiçbir şeydim. Aynı ve ayrı olmayan bir ben vardı. Bu fark edişim o güne kadar öğrendiğim hiçbir mantıkla eşleşmiyor, hiçbir tecrübeme uymuyordu ancak huzur buradaydı, refah buradaydı, özgürlük buradaydı, tatmin buradaydı. Ben bir sanatçıydım, tasarlıyor, yaratıyor/var ediyor ve üretip paylaşarak deneyim kazanıyordum. Paylaştıkça ve paylaştıklarımın yaşam pratiklerine tanık oldukça, varlığımın var ettiklerini ve algısını yaşamaya daha fazla hevesleniyordum. Var olanı değiştirip dönüştürüp güncelleyerek ve farklılaşmayı var ederek yaşama katkı olmanın hevesi beni heyecanlandırıyordu. Kim olduğumu fark etmeye başlamış ve fiziksel yaşamımda farklılaşması gereken her ne varsa farklılaşacağına dair varlığıma ve algısına yönelik bir güven kazanmıştım. Evet, ben kimseyle aynı değildim ve ben kimseden ayrı da değildim. Çünkü sanatımı paylaşacağım kimse olmazsa sanatım anlamsızlaşırdı ve birileri/bir şeyler bana ilham olmazsa daha fazlasını farklılaştıramaz ve var edemezdim.

Diğer insanlarla aynı ve ayrı olmadığımı keşfettikçe hem her şey olduğumu hem hiçbir şey olmadığımı kabullendikçe sanatçı varlığımı daha fazla algılamaya başladım. Varlığımı algılamanın aslında ne olduğunu ve nasıl paylaşılarak yaşama aktarıldığımı keşfettim. Kavramların/anlamların ne demek olduğunu ararken varlığımı bulandırdığımı ve karmaşıklaştırarak mantık adı altında kalıpların içine nasıl yerleştirdiğimi keşfettim. Yaşamda var olma potansiyelimin aslında bu kalıpların dışında olduğunu ancak bu kalıplara tutundukça varlığımı ve algısını nasıl inkâr edip yok saydığımı gördüm. Kalıpları kabul etmekte nasıl zorlandığımı, hatta kabul edemediklerimi fark etmemek için kaçınırken var olanı nasıl reddettiğimi fark ettim. Her reddedişimle de kaygı ve korkuları varlığımdaki karanlıktan nasıl var edip çoğalttığımı ve fiziksel yaşam alanımı bu korku ve kaygılarla nasıl engellediğimi fark ettim. Kaçındığım, çekindiğim, göremediğim ve kıyaslamalarla bir sonuç elde etmeye çalıştığım her defasında yepyeni kaygı ve korkuları var edip artırarak varlığımı yok sayıp karanlıkta bırakarak algımın ışığını kaybediyordum ve ışığım kaybolunca atölyem de, varlığım da görünmez oluyordu.  

İçimde bir aydınlanma başlayınca anlayamadığım-anlatamadığım-kanıtlayamadığım- güvenemediğim bir algıyla üretilen kaygı ve korkuların karanlık alanı aydınlanmaya başlamıştı. Karanlığın içinde bir yerlerde algım mantık kalıplarının arasına sıkışmıştı. İşte! Böyle bir bilinmezliğin karanlığında sıkılmış bir halde beni bekleyen varlığımın sanatçı kimliğiyle ışığı fark ettiğimde tanıştım. Benim karanlığımı oluşturan her ne ise, belirsizlik ve bilinmeyenden en önemlisi de kimliğime/kişiliğime güven duymadığımda ve kanıt peşine düştüğümde oluşuyordu. Oysa belirsizliği belirlemeye değil aydınlatmaya yönelik pratikleştirme ve farklılaştırma potansiyelim vardı; benzersizdim. Bugüne kadar sahip olduğuma ikna olduğum kimlik varlığıma ait değildi, varlığımı yok sayan sahte bir kimlikti ve çeşit çeşit maskelerle fiziksel yaşam alanında dolanıyordu.  

Varlığımın derinliklerinde bir atölyem vardı, tasarla, olmadı boz, yeniden tasarla ve ne zaman tatmin olursan ortaya çıkar gibi tüm haklara ve özgürlüğe sahiptim. Bu hem özgürlüktü hem de huzurdu. Bir kez karanlığımın içine ışığı yakmıştım artık geri dönüşü yoktu. Bundan böyle her kaybolduğumda, her sıkıştığımda, her delirdiğimde veya öfkelendiğimde bu atölyeye girecektim. Algımın ilişkilendirmesini fark edecektim. Sahte kimliğime hizmet eden mantık kalıplarını varlığımın algısıyla farklılaştıracak ve asıl kimliğim olan benliğimi kucaklayacaktım. Korku ve kaygıların güvensizlik içindeki kanıt telaşlarını farklılaştırarak aydınlatacaktım.

Hayatımdaki hiçbir şeyi karanlıkta bırakmayacaktım çünkü huzur-refah-özgürlük-tatmin sadece var olduğumu algıladığım ışığın içinde netleşiyordu. Karanlıkta koşullanarak ve şekillenerek var olan algımın mantık kalıplarıyla ilişkilendirerek sınırlanan benliğimi bir daha hiç yalnız bırakmayacaktım. Bir daha karanlıkta kalmamaya ve varlığımı algılamadan hiçbir şeyden emin olmamaya ve güvenip harekete geçmemeye ikna olmuştum. Fiziksel yaşam alanımda var olan her karanlığa düştüğümde atölyeme girmenin hep bir yolunu bulmak zorundaydım; Önce varlığımı algılamak ve benliğimin yolunda hareket etmenin yaşam felsefem olması gerektiğine nihayet aklımda ikna olmuştu.

Benim yaşadığım huzuru, refahı ve tatmini tüm yol arkadaşlarımın yaşaması, varlığının algısıyla benliğinin yolunda aklının ikna olduklarıyla huzuru ve refahı bulması en büyük hevesim. Varlığımın bu maceracı hevesiyle fiziksel yaşam alanımızda tüm öz kimlikler harekete geçsin diye sanatımı paylaşmanın, atölyemi gezdirmenin ve atölyene erişmen için sana rehberlik etmenin hatta ilham olmanın ve ilham almanın yolculuğuna şimdi çıkıyorum.

Bu kitabı, seni aklının karanlığına çeken, 21. Yüzyıl öncesinin mantık kalıplarıyla ve yaşam pratikleriyle korku salan ve kaygı üreten baskısını fark etmen ve varlığının algısıyla buluşup kişiliğini keşfetmene, yaşamını pratikleştirmene yönelik seninle yapılan bir sohbet gibi gör. Varlığını algılamanın ve diğer hiç kimseyle aynı ve ayrı olmadığının başka bir versiyonunu seninle “SEN” samimiyetinde paylaşmama izin ver.

Fiziksel yaşam alanında varlığından ayrı bir kişiliğin nasıl oluştuğunu, varlığındaki öz kimliğini/kişiliğini fark etmene, Varlığını algılamana ve SENDEN başka bir tane daha olmadığını hatırlatmama izin ver. Parmak izleri gibi farklı olduğunu, çok özel bir kişiliğe sahip olan bir varlık olduğunu hatırla! Sen çok değerlisin ve sen doğal bir var etme sanatçısısın lütfen bunu her satırda SEN DE hatırla! Fiziksel yaşam alanında yok ettiklerinle (tatminsizliğin), aklının karanlığından çıkarak, benliğinin yolunda var ettiklerinle (tatminin) sanatçı olduğuna güven!

Sen ben değilsin, ben de sen değilim. Sadece aynı fiziksel yaşam alanında keşif maceralarına çıkmış yol arkadaşlarıyız. Hepimiz aynı fiziksel yaşam alanında yolculuk ediyoruz ancak farklı deneyimleri tecrübe ediyoruz, farklı hikâyeleri var ediyoruz, birbirimizle paylaşıyoruz ve geleceği yapılandırıyoruz. Böylelikle fiziksel yaşam alanını farklılaştırarak geliştiriyor ve güzelleştiriyoruz. Fiziksel yaşam alanımızda varlığımızı algılamadığımızda ve benliğimizi görmezden geldiğimizde ise karanlıkta kalıyoruz: bilmediklerimize, korku ve kaygılarla tutunurken ezber yaşam pratikleriyle fiziksel yaşam alanında bambaşka bir kişiliğe dönüşüyoruz; benliğimizden ayrı bir benliği var etmeye çalışıyoruz. Var ettiğimiz bu ayrı benliğin benim için varlığımı algılamamı hatırlatan ismi figüran rolü/figüran kimliği. Figüran kimliğini aklımın karanlığında varlığıma güvenemediğimde benliğimi yok sayarak var ediyorum. Toplum olarak, fiziksel yaşam gerekçelerinin varlığımızdan daha üstün ve önemli hatta zorunluluk gerektirdiğine iknayız. Aklının ikna olduğu emsallere sıkı sıkı tutunmaya devam ettikçe varlığımızı yok sayan, varlığımızın önüne engeller sıralayan bambaşka bir kişiliği oldurmaya çalışıyoruz.

Figüran kimliğiyle fiziksel yaşam alanının içinde oradan oraya koşuşturup duruyoruz. Hep bir sebep arayıp, sonra bir sonuca ulaştırmanın telaşına giriyoruz. Tüm odağımız sürekli bir şeyleri sonuçlandırıp bir verim almak üzerine bir mücadele içinde dolanıyor. Bir şey sonuçlanıyor ardından başka bir şey çıkıyor, o da sonuçlanıyor başka bir şey sonra bakıyorsun yine ta en başa dönülmüş; Mücadele hep var, verim hiç yok. Daimî olarak algıma odaklanmaya ve varlığıma güvenmeye başladığımda fark ettim ki tüm sebepler ve tüm sonuçlar hatta verimin oluşumu dahi benim varlığıma olan güvenim kadar, kimliğime saygı duyabildiğim kadar. Sebep de benim, sonuç da benim! Karanlığa güvenen de benim, aydınlıktan emin olan da benim! Yok sayan da benim, var eden de benim! Kaçan da benim, kovalayan da benim!

Kadim Maya kültüründen günümüze kadar uzanan bir deyim var In Lak’ech “Ben başka bir senim” diyor. Hakikaten “ben başka bir senim” ancak sen değilim. Benden bir tane daha yok, senden de yok. Başka başka benliklerle bir arada ve iletişim içinde yaşıyoruz ve aynı değiliz. Aynı olmayan parçalarımızı var ederken fiziksel yaşam alanında birleşerek daha büyük bir var oluşu oluşturanlarız. Ayrı ve aynı olmayan yol arkadaşlarıyız. Hepimizin kendi kişiliğiyle benim fiziksel yaşam alanı olarak ifade ettiğim madde düzlemde var olup, var ederek paylaşanlar ve paylaştıkça çoğaltanlarız.

Fiziksel yaşam alanın içinde farklı farklı benliklerle fiziksel yaşama hizmet etmek için doğmuş sanatçılarız. Her sanatçı bir diğer sanatçının sahip olmadıklarına sahip çünkü fiziksel yaşam alanını farklılaştırarak geliştiren ve ilerletenler sanatçılardır. Aynı değiliz çünkü başka benliklerle birleşmek ve farklılaştırarak çağ atlatan daha büyük parçalarla birleşip var ederek gelişmek için doğanlarız. Fiziksel yaşam alanının içinde algılamakta zorlansak da önemli bir rolümüz, değerimiz ve çok kıymetli olan bir yerimiz var: Kâinatın, yaşam tablosundaki manzaranın parçalarıyız. Her bir parça tabloda yerini almak ve sonsuzluğa uzanan kâinatın gelişimini aydınlatmak için birleşmeye hevesli oldukça başka bir benliğin varlığını ve önemini kavrayanlarız. Fiziksel yaşamın- var oluşun– dünya gezegeninin– uzayın- evrenin ve kâinatın aynı olmayan parçalarıyız: Başka bir benlik ile birleşerek buluşması gerekenleriz. AYNI VE AYRI DEĞİLİZ! Aynı ve ayrı olsaydık hala mağara döneminde yaşayanlar olurduk oysa modern bir çağdayız ve bu modern çağın yapılanmasının ardındaki tek gerçek: benliğine güvenerek farklılaştırmaya cesaret eden kahramanlardır.

Senin için de durum böyleyse, yazdıklarım hoşuna gittiyse ve seni heyecanlandırdıysa ya da yazdıklarımı anlamadıysan da benim ne demek istediğimi bir kenara bırak. Okuduklarını anlamaktan vazgeç, beni sorgulamayı bırak, beni yorumlamayı ve hatta değerlendirmeyi de bırak. Bunlar benim ne işime yarayacak ya da ben nasıl öğreneceğim diye de düşünme. Ben yapamazsam diye kaygı da üretme! benzersizliğinle var olduğunu sana hatırlatmama izin ver ki fiziksel yaşamda var olduğuna seni ikna ve tatmin eden fırsatları varlığını algılayarak keşfedebilesin. Nalan, gibi olmaya ve Nalanı kopyalamaya hatta kıyaslamaya veya sorgulamaya çalışma! Analiz ettiğin Nalan değil varlığın olmalı!

 

Hatırla!

Sen başka bir bensin ve ben gibi olamazsın. Sadece var olduğunu algıladıkça görünür olan benliğin gibi olmalısın. Sen, özel, güzel ve değerli bir sanatçısın, benzersizsin ve kâinat için önemli bir ihtiyaçsın! 21. Yüzyılın kozmosunda benzersizliğinin rengine ihtiyaç var.

Neyi ne yapacağım veya nasıl yapacağım demeyi bırak lütfen! Sebep arayıp bir sonuca gidebileceğini umduğun çıkarımlarla vakit kaybetme! Bu kitabı okurken sen benim yol arkadaşımsın hepsi o kadar. Ben atölyemdekileri seninle paylaşıyorum, sen de atölyendekileri benimle veya çevrenle paylaş ki fiziksel yaşam alanına renk ve çeşitlilik katalım. Sende benzersizliğinin rengini kat ki bizden daha büyük olan var oluşa ele ele ulaşalım ve kâinatın manzarasındaki yerimizi alarak dünyamızı aydınlatabilelim. Benim atölyemden paylaştıklarımı alıp satamazsın, ancak benim atölyemden sana ışık/ilham olanları benzersizliğinin farklılaştırılmış potansiyelinde renklendirerek paylaşabilirsin.

Ben gibi olmak için değil başka bir benlik olduğunu hatırlamak için buradasın. Beni anlamak için değil, varlığını algılamak ve kavramak için burada olansın. Yaşam ezberlerini sürdürmek için değil yaşamını pratikleştirerek ve aydınlatarak benliğine doğru yol almak için buradasın. Varlığını algılamanın özgürlüğünü/özgünlüğünü yaşamak ve yaşatmak için buradasın. Varlığına yönelmenin ayrıcalıklarını başka bir sen olanlarla paylaşmak için buradasın. Sanatını icra etmek ve ilham olmak için doğan ve yaşayansın.

21. Yüzyılın manzarasında benzersizliğinin rengiyle daha fazla anlam kazandıransın.

Asıl sanat Kendin Olmaktır! Varlığınla iletişimde olmaktır! Benliğinle ilişkilendirebilmektir! Kendi sanatını sen fiziksel yaşam alanına aktardıkça, fiziksel yaşam alanı senin sanatını kavramaya ve sanatına yer açmaya başlar.  Fiziksel yaşam alanında her zaman seni karşılayacak yolcular ve hikâyeler daima var olacak. Sen, fiziksel yaşam alanına korkularını veya sorgularını hatta şüphelerini aktardığında, fiziksel yaşam alanı da bu kez seni kavrayamayan, sanatına alan açmayan hatta sanatının eksikliğini ve yetersizliğini yüzüne çarparak sersem edenlerle varlığına güvenmen için seni zorlayacaktır.

Kitabın içinde sıkça özet metinler bulacaksın; Bunlar, varlığımı algılamaya ve sanatçılığımı keşfetmeye giden yolda benliğimi/kimliğimi aydınlatan kendime hazırlamış olduğum hatırlatıcı notlar. Bu notları bir kural veya sınırlar çerçevesinde değil, anlamaya çalışma çabasıyla değil, sana her neyi hatırlatıyorsa onlar eşliğinde algında beliren ışığa odaklanarak değerlendirmeni öneririm. Aslında tüm kitabı ve senin fiziksel yaşamını hatırladığın emsallerle kurduğun bağlantılar doğrultusunda ele almalısın: nasıl iletişime geçtiğinin, ne şekilde ilişkilendirip hangi gelişim yoluna heveslendiğinin, nerede istikrarlı olduğunun, nerelerde tetiklendiğinin ve hangi ışıktan ilham alabileceğinin farkındalığı ile birlikte ele almalısın. Son olarak da algını ve varlığındaki sanatçının benzersizlik rengini ve renginin ne yaptığını fark etmelisin.

Düşüncelerle-bedensel algıyla-duygusal dalgalarla hatırlamak, varlığını algılayabileceğin ve varlığının farklılaştırma potansiyelini kullanabileceğin emsallere erişmek gibidir. İnsan olarak sürdürülebilir bir yaşamı benzersizliğimiz eşliğinde farklılaştırarak geliştirenleriz. Böylesi güçlü bir gelişim süreci ise emsallerle adım atmayı gerektiriyor ve her emsal hatırlandıkça farklılaşıp gelişebiliyor. İlk çağın taş tekerleğinden günümüzün kauçuk tekerleğine, yani günümüzün konfor alanında şu an bulunan her ne varsa insanın tekerlek benzeri farklılaştırmalarıyla erişebildik.

Fiziksel yaşam alanındaki yolculuğumuz aslında bir farklılaşma yolculuğu. Her birimiz içinde olduğumuz manzaranın alanlarını var olandan daha kaliteli konfor alanlarına farklılaştırarak geliştirmekteyiz. Olanın daha büyük parçasıyla birleşerek yaşamı kolaylaştırmaya ve fiziksel yaşam alanında var etmeye doğru ilerleyenleriz. Eskinin yeniye, yeninin kolaylaşarak ve gelişerek ilerlemesinin farklılaşma yolculuğu gibi ifade etmeyi seviyorum. Sürekli değişiyor ve dönüşüyoruz çünkü sürekli parçaları birleştirerek kendinden daha büyük olana ulaşıyoruz. Anlayacağın kendinden daha büyük olana hizmet ederken o büyük olana dönüşüyorsun/dönüşüyoruz yani farklılaşıp farklılaştırıyoruz.

21.yüzyıl, Farklılaşma yolculuğumuzun yönünde, ifadesi henüz anlam kazanmamış algıların bilgeliği ile gelişiyor; daha derin duygularla iletişime girerek varlığını algılayıp benliğine güvenle paylaşmanın bilgeliği. Paylaşma bilgeliğinin algıdaki ilişkilendirmelerle var etme yöntemleri derinleştikçe insan olmanın iletişim yöntemleri de farklılaşarak evriliyor/gelişiyor.

Fiziksel yaşamın farklılaşan iletişim yolunu fark etmenin ve farklılaştırarak geliştirmenin bilgeliği ile birlikte havadaki oksijenin, sudaki yosunun, dağın kıvrımlarının, suların akışının, ateşin kıvılcımlarının, hayvanların işaretlerinin ve gezegenlerin geçişlerindeki farklılaşmalarının fark edilmesi gereken yepyeni bir fiziksel yaşam yolculuğu başlıyor, aslında başladı. Bu denli Güvensizliklerin ana nedeni tam olarak bu. Hep bildiğimiz, ezber ettiğimiz hiçbir yaşam pratiğinin ve yöntemin doğrultusunda sağlıklı iletişimlerin kurulmadığına tanık olmak güvensizliklerin kaynağını bize gösteriyor. Fiziksel yaşam alanı, artık 21.yüzyıla hizmet etmeyen kimliklerin ezber mantık kalıplarında var olanları desteklemiyor. 21. yüzyıl yolcularını farklılaşma yolculuğundaki bir akışla başkalaşmış yaşam biçimine doğru zorluyor.

Şükürler olsun ki böylesi derin bir iletişim ağının yani fiziksel yaşam yolculuğunun bir parçasıyım. Varlığımı keşfederken fiziksel yaşamın içinde var etmenin özgünlüğünü ve hazzını yaşamak için elimden geleni yapıyorum.

Başkalaşan bir algıyla fark etmek için elimden geleni yapıyorum yoksa ciddi anlamda varlığımın içinde kaybolduğuma tanığım. Varlığımı yok sayıp, ezber mantık kalıplarıyla anlamaya ve anlatmaya çalıştığımda fiziksel yaşam alanım beni zorluyor çünkü varlığımı algılamam için bana destek oluyor: geçmiş tecrübelerimi ve hatırladığım emsalleri şimdiye güncellemem gerektiğini hep hatırlatıyorlar. Ezber mantıkla gelişen tepkilerimi yükseltecek hikayelerin içinde tutuyor ve duygularımı nasıl yok saydığımı görüp benzersizliğimin farklılaştırma potansiyeline yönelmem konusunda beni zorluyor. Figüran kimliğimi savunduğum tepkilerle ortaya çıkıp, yaşam pratiklerimin gelişim ve iletişim yolumu pratikleştirdiğini sanırken varlığımı nasıl kandırdığımı ilişkilerimdeki dengesizlikler gösteriyor. İlişkilerimde tepkilerle kurduğum iletişimin aklımın karanlığı, duygularıma güvenle iletişimin varlığımın aydınlığı olduğunu böylelikle yaşam zorluklarım hatırlatıyor. Sürekli benzer hikayelerin içinde yer alırken aslında tüm hikayeler bana duygularımı başlatan algı potansiyelimi fark edip paylaşmama yönelik daha fazla fırsat ve imkân sunuyor. Duygularımın algısını fark ettikçe açılan benzersizliğin farklılaştırma potansiyelini bana genelde yaşadığım zorluklar hatırlatıyor. Çünkü yaşamımda var olan tüm zorluklar varlığımın benliğiyle değil figüran kimliğiyle varlığımı algılamaya çabalarken duygularımı algılamaktan uzaklaştıkça başlıyor. Duygularımı algılamak önceliğim olduğunda ne zorluk ne de acı benzersizliğimi fark etmek için gerekmiyor çünkü varlığımın ürettiği duyguları algılamak benzersizliğimin rengini keşfetmekle aynı şey. Bir kez varlığımın üretimini algıladığımda fiziksel yaşamda sahip olmak istediğim her ne varsa hepsini figüran kimliğimle var ettiğime tanık oluyorum: Duygularımın algısını varlığımda keşfetmek yerine fiziksel yaşamda var olanlardan analiz ediyordum. Varlığımın üretimini algılamak yerine figüran kimliğimle yok saydığım varlığımı fiziksel yaşamda bir yerlere yerleştirme çabasında nasıl var olduğumu keşfedebiliyorum.

Duygularımı algılamanın kimseye ve yaşadıklarıma dair olmadığını kavramanın ve paylaşmanın hayatıma yararlarına tanık oldukça farklılaşma potansiyelimle karşılaşabilmiştim. Var etme atölyemde sanatçı benliğimin yönüyle ve sanatıyla, benliğime güvenmeye ve benliğimi paylaşmaya odaklanabilmiştim. Böylelikle fiziksel yaşam alanı da beni destekliyor ve ben de aklımın karanlığından özgürleşerek şimdinin fark edişleriyle fiziksel yaşam alanımda varlığımın algısında ki benliğimle var oluyor ve var ediyorum. Böylesi derin ve haz verici bir alış-verişe tanık oldukça anlıyorum ki “her şey bir iletişim ve iletişimin üretim alanını algılama meselesi. Fiziksel yaşam alanı, benimle iletişime geçerek algımın fark edişlerine katkı olurken ben de fiziksel yaşam alanıyla iletişime geçerek 21.yüzyıl kozmosunun yapılanmasına katkı oluyorum; varlığımı algılarken benzersizliğimin rengiyle farklılaştırma potansiyelimin var edişine/gerçekleştirmesine tanık oluyorum. Böylelikle evriliyor ve farkındalık kazandıran ilhamları fark ederek minnettarlıkla alıyorum ve paylaşmanın hevesiyle ilham oluyorum. Bana düşen tek sorumluluk: varlığımla iletişime geçmek ve atölyemde duygularımın ürettiği her neyse algılayıp paylaşmaya hevesli olmak: hangi manzaraya hangi renkle var olduğumun fark edişiyle fiziksel yaşam alanıyla iletişime geçmek.

Varlığımın üretim alanından algıladığım duygularımın hevesiyle rengimi paylaşmak benliğime olan güvenle gelişiyor ve daha önceden sahiplendiğim korku- kuşku gibi gerilim oluşturan figüran kimliğime dair var olan algımı özgürleştiriyor. Eğer duygularımın hevesi yerine figüran kimliğimin koşullu algısıyla iletişime geçersem benliğime olan güvenim kayboluyor, içimdeki gerilim dirence dönüşüyor, engeller çoğalıyor ve aşılamıyor. Engellerim artıkça anlama ve anlatma telaşım başlıyor ve aklımın karanlığından figüran kimliğiyle fiziksel yaşam alanında mücadele eden bir mağdura dönüşüyorum. Mağduriyet maskelerimin birinden diğerine doğru geçişler yaparak varlığımın üretimini algılamaktan uzak algı yaratmaya eğilimli oluyorum.  

Sevgili yol arkadaşım, seni, varlığını ve üretim alanını algılamaya davet ediyorum. Sebep ve sonuç ilişkili engeller var eden figüran kimliğini nasıl oluşturduğunu fark etmeye de davet ediyorum. Ayrıca aklının karanlık alanına girip varlığınla aydınlanma cesaretini kazanmaya da davet ediyorum. Hayatındaki tüm engelleri ortadan kaldırıp benzersizliğini ve rengini fark etmen her şeyden öncelikli ve önemli. Farklılaştırma potansiyelinle aydınlanıp aydınlatmaya yönelik rehberliği fark edebilir ve kitap aracılığıyla kurduğumuz bu iletişim yolunda varlığınla var etmenin ilhamını benim hevesimden algılayabilirsin. Bundan böyle adım adım benliğime doğru yol alırken figüran kimliğimi nasıl terk ettiğime- benzersizliğimi keşfetme sürecime- farklılaştırma yöntemlerime tanık olacaksın. Adım adım içinden geçtiğim hikâyelerimi ve algımı seninle paylaşmaya çalışacağım; sanatçınla buluşman ve varlığının ışığıyla aydınlanıp aydınlatman adına senin için elimden geleni yapıyor olacağım. Benim aklımın karanlığına ve varlığımın aydınlığına tanıklık ederek senin aklının karanlığından varlığının ışığına doğru yol alman adına her ne gerekiyorsa seninle paylaşmaya hevesliyim. Sen de hazırsan fiziksel yaşam alanındaki yolculuğumuzun engellerini ortadan kaldıracak farklılaşmanın 21. Yüzyıla uyumlanacağımız yol arkadaşlığı başlamış bulunuyor.

 

 

 

 

Varlığının Sanat Atölyesini Keşfedenler Benzersizliğinin Rengiyle Aydınlanıyor ve Aydınlatıyor.

 

 

Benzersizliğinin Farklılaştıran Rengiyle

Benliğinin Sanatını İcra Edenler

Fiziksel Yaşam Alanına Hizmet Ediyor.

Fiziksel Yaşam Alanı da Sanatçıyı

Fırsatlar ve Ödüllerle Destekliyor.

 

 

Fiziksel Yaşam Alanımda Ne Yaşıyorsam

Rengimi Yok Sayan Aklımın Karanlığındaki Ezber Algıyla veya Rengimi Algılayıp Aklımın İkna Olduğu Aydınlıkla Ben Var Ediyorum

 

Tek Başına Var Olan Hiçbir Şey Fiziksel Yaşam Alanında Uygulanmadan/Paylaşılmadan Var Olmuş Sayılmıyor.

 

 

Hem Her Şeyim Hem De Hiçbir Şeyim!

 

Tüm Mesele Varlığım İçin Her Şey Olmayı Göze Alabilirken Başkaları İçin Hiçbir Şey Olmayı Göze Alarak Başlıyor.

KOS Kendin Olma Sanatı kitabını tüm online kitapçılardan temin edebilirsiniz.

D&R - BKM - Trandyol- Hepsiburada